Gazeteleri, Televizyonları, İnternet Haber Sitelerini, Dijital Haber Mecralarını ayakta tutan Muhabirler midir? Yoksa muhabirler çarkın dişlisi olup, olmasalar da olur bakış açısı altında ezilmeye mahkum edilmektedirler midir?
Bugün dünyanın dört bir yanında haberi bulan, koklayan, kamu çıkarına yayıncılık faaliyeti gerçekleştirenler yüzde 99,9 muhabirlerdir. Kameraman, ışıkçı, sesçi, muhabir, asistan her zaman görmezden gelinir. Görmezden gelinmese dahi yok hükmündedir! Anlayış her zaman bir makinenin en dirençli çarklısını kırmak hatta çekiçle ara ara üzerine vurmak için şartlanmıştır.
Oysa muhabir, gazete, televizyon, internet haber sitesi, dijital haber platformu adına ne derseniz deyin, mesleğin onuru, gururu hatta göğüse takılan nişanesidir.
On yıllar içerisinde değersizleştirilen, anketçi muamelesi yapılan, hor görülen, iyi şartlara ulaşmasın, bizim isteğimiz şartlara ulaşsın bakışlarına maruz kalan, “Gazeteci” olamayan muhabirler sistemin neresindedir?
Ortada bir iş varsa tam olarak bunun göbeğinde işçi de vardır. İşçi, işe yabancılaştığında ise bence tam anlamıyla Gazeteci olamayan, Muhabir olur!
Siz bir fabrikanın işleyen, üreten makinesini fabrikanın tam ortasında bozar, bozmaya yeltenir ya da bozmak için elinizden geleni yaparsanız ortada fabrika kalır mı?
Diyorsunuz ki hep soru soruyorsun!
Sen düşüncelerini söylemeyecek misin?
Muhabir bir gazetenin bir yayının temeli ve güzel bir bahçenin çiçeği değil, su kaynağıdır. Doğal olarak kamusal düzen içerisinde kendisine, bireye, topluma, kamuya yabancılaştırılan gazeteciden, daha doğrusu Gazeteci olma ünvanına bile hakkı olmayan muhabirden verim alınamaz. Soruna pansuman, yaraya merhem olması beklenemez.
Beklemek, “Kendi otoritesini, kendi varlığını, üzerine basa basa sürdürmek” demektir.
Gazeteciler kendi uğradıkları haksızlıklarını yazamayacak, dillendiremeyecek, hakkını arayamayacak hale getirilmişlerdir.
Bugün ulusal ve yerel basın-yayın platformlarında çalışanlar arasında mutsuzluk üst noktalara ulaşmışken, fikir işçileri, sağlıklı, rahat ve elverişli ortamlarda fikir üretemezler.
Basın Kanunu’nda değişikliğe gidilmesi ve Gazetecilerin Haklarının genişletilmesi, Gazetecilerin hem yerelde hem ulusal platformlarda iyi, insani şartlarda çalışmaları sağlanmalıdır.
Basın-Yayın faaliyetinde emek veren A’dan Z’ye, Tepeden Tırnağa tüm emekçilerin hakları güvence altına alınmalıdır.
Gazeteciler “Kaybolan Meslekler” haberlerini yaparken, kaybolan mesleğin Gazetecilik, Yayıncılık, Habercilik olduğuna dahi yabancılaşmışlardır!!
Tunahan Ünsal